Türk Matematik Tarihi Arşivi

Tarihte Bugün: Yükleniyor...

← Önceki Arşiv Olayı Sonraki →

Arşiv Hakkında
Genel bilgiler ve kullanım detayları
24 Kasım 2025
Ali Başak Karatay Vefat Etti *YENİ*
Ali Başak Karatay Vefat Etti
25 Ekim 2025
Ali Doğanaksoy Vefat Etti
Ali Doğanaksoy Vefat Etti
27 Eylül 2025
Ahmet Okay Çelebi Vefat Etti
Ahmet Okay Çelebi Vefat Etti
19 Eylül 2025
İsmail Hakkı Duru Vefat Etti
İsmail Hakkı Duru Vefat Etti
09 Mart 2025
Vyacheslav Pavlovich Zakharyuta Vefat Etti
Vyacheslav Pavlovich Zakharyuta Vefat Etti
21 Mayıs 2024
Erdoğan Şuhubi Vefat Etti
Erdoğan Şuhubi Vefat Etti
03 Mayıs 2024
Timur Karaçay Vefat Etti
Timur Karaçay Vefat Etti
24 Nisan 2024
Semin Akdoğan Vefat Etti
Semin Akdoğan Vefat Etti
19 Ekim 2022
Giacomo Saban Vefat Etti
Giacomo Saban Vefat Etti
24 Mayıs 2022
İstanbul Matematik Bilimleri Merkezi (IMBM) Kapatıldı
İstanbul Matematik Bilimleri Merkezi (IMBM) Kapatıldı
14 Ağustos 2021
Yaşar Polatoğlu Vefat Etti
Yaşar Polatoğlu Vefat Etti
27 Şubat 2020
Cem Tezer Vefat Etti
Cem Tezer Vefat Etti
16 Eylül 2019
Rahmi Güven Vefat Etti
Rahmi Güven Vefat Etti
21 Ocak 2019
Mehpare Bilhan Vefat Etti
Mehpare Bilhan Vefat Etti
08 Ekim 2018
Ahmet Abdik Vefat Etti
Ahmet Abdik Vefat Etti
25 Eylül 2018
İbrahim Dibağ Vefat Etti
İbrahim Dibağ Vefat Etti
23 Ağustos 2018
Betül Tanbay, Avrupa Matematik Derneği (EMS) Başkan Yardımcılığına Seçildi
Betül Tanbay, Avrupa Matematik Derneği (EMS) Başkan Yardımcılığına Seçildi
01 Ağustos 2018
Ali Nesin Uluslararası Matematik Birliği (IMU) Tarafından 2018 Leelavati Ödülüne Layık Görüldü
Ali Nesin Uluslararası Matematik Birliği (IMU) Tarafından 2018 Leelavati Ödülüne Layık Görüldü
13 Aralık 2017
Mustafa Akgül Vefat Etti
Mustafa Akgül Vefat Etti
05 Haziran 2017
Gökova Geometri-Topoloji Enstitüsü Açıldı
Gökova Geometri-Topoloji Enstitüsü Açıldı
25 Mayıs 2016
Çakılarası Matematik Köyü açıldı
Çakılarası Matematik Köyü açıldı
04 Mayıs 2016
Aydın Tiryaki Vefat Etti
Aydın Tiryaki Vefat Etti
23 Şubat 2016
Tosun Terzioğlu Vefat Etti
Tosun Terzioğlu Vefat Etti
03 Aralık 2015
Lawrence Michael Brown Vefat Etti
27 Eylül 2015
Turgut Başkan Vefat Etti
Turgut Başkan Vefat Etti
24 Temmuz 2015
Marat Akhmet'e TÜBİTAK Bilim Ödülü Verildi
Marat Akhmet'e TÜBİTAK Bilim Ödülü Verildi
16 Ocak 2014
Cem Yalçın Yıldırım'a 2014 AMS Cole Ödülü Verildi
Cem Yalçın Yıldırım'a 2014 AMS Cole Ödülü Verildi
06 Ocak 2012
Kadın Matematikçiler Derneği kuruldu
Kadın Matematikçiler Derneği kuruldu
09 Ekim 2011
Selma Soysal Vefat Etti
Selma Soysal Vefat Etti
14 Haziran 2011
Ali Rıza Özbek Vefat Etti
Ali Rıza Özbek Vefat Etti
01 Nisan 2010
Cemal Koç Vefat Etti
Cemal Koç Vefat Etti
15 Şubat 2008
Hülya Şenkon Vefat Etti
Hülya Şenkon Vefat Etti
01 Aralık 2007
Journal of Gökova Geometry Topology Dergisi Yayımlanmaya Başlandı
24 Temmuz 2007
Ali Mustafazade'ye TÜBİTAK Bilim Ödülü Verildi
Ali Mustafazade'ye TÜBİTAK Bilim Ödülü Verildi
26 Haziran 2007
Hayri Körezlioğlu Vefat Etti
Hayri Körezlioğlu Vefat Etti
01 Ocak 2007
Nesin Matematik Köyü Kuruldu
Nesin Matematik Köyü Kuruldu
29 Kasım 2006
Nakibe Uzgören Vefat Etti
Nakibe Uzgören Vefat Etti
01 Ekim 2006
İstanbul Matematiksel Bilimler Merkezi (IMBM) kuruldu
İstanbul Matematiksel Bilimler Merkezi (IMBM) kuruldu
01 Haziran 2006
Ankara Matematik Günleri Matematik Sempozyumları başladı
Ankara Matematik Günleri Matematik Sempozyumları başladı
22 Şubat 2006
Suzan Kahramaner Vefat Etti
Suzan Kahramaner Vefat Etti
23 Nisan 2003
Nüzhet Gökdoğan Vefat Etti
Nüzhet Gökdoğan Vefat Etti
09 Şubat 2003
Masatoshi Gündüz İkeda Vefat Etti
Masatoshi Gündüz İkeda Vefat Etti
02 Ağustos 2002
ODTÜ Uygulamalı Matematik Enstitüsü (UME) kuruldu
ODTÜ Uygulamalı Matematik Enstitüsü (UME) kuruldu
02 Ocak 2002
Hacettepe Journal of Mathematics and Statistics Dergisi Yayımlanmaya Başladı
Hacettepe Journal of Mathematics and Statistics Dergisi Yayımlanmaya Başladı
01 Ocak 2000
İstanbul Üniversitesi Nazım Terzioğlu Matematik Araştırma Merkezi Kapatıldı
19 Mayıs 1999
Antalya Cebir Günleri toplantıları başladı
26 Aralık 1997
Cahit Arf Vefat Etti
Cahit Arf Vefat Etti
28 Ekim 1997
Ratip Berker Vefat Etti
Ratip Berker Vefat Etti
01 Ekim 1995
Lütfi Biran Vefat Etti
Lütfi Biran Vefat Etti
24 Temmuz 1995
Ali Ülger'e TÜBİTAK Bilim Ödülü Verildi
Ali Ülger'e TÜBİTAK Bilim Ödülü Verildi
13 Haziran 1995
Orhan Şerafettin İçen Vefat Etti
Orhan Şerafettin İçen Vefat Etti
04 Nisan 1995
Hüseyin Demir Vefat Etti
Hüseyin Demir Vefat Etti
02 Ocak 1995
Matematikçiler Derneği kuruldu
Matematikçiler Derneği kuruldu
01 Ocak 1995
Matematik Vakfı kuruldu
03 Ekim 1994
ODTÜ Matematik Bölümünde Linear Topological Spaces and Complex Analysis seminerleri başladı
ODTÜ Matematik Bölümünde Linear Topological Spaces and Complex Analysis seminerleri başladı
01 Ocak 1994
Turkish Journal of Mathematics Yayımlanmaya Başladı
Turkish Journal of Mathematics Yayımlanmaya Başladı
24 Temmuz 1993
Attila Aşkar'a TÜBİTAK Bilim Ödülü Verildi
Attila Aşkar'a TÜBİTAK Bilim Ödülü Verildi
24 Temmuz 1992
Selman Akbulut'a TÜBİTAK Bilim Ödülü Verildi
Selman Akbulut'a TÜBİTAK Bilim Ödülü Verildi
25 Mayıs 1992
Gökova Geometri-Topoloji Konferansları başladı
Gökova Geometri-Topoloji Konferansları başladı
26 Mayıs 1991
Cahit Arf'in 1991 yılında ODTÜ Matematik Bölümünde yaptığı bir konuşma
01 Şubat 1991
Türk Matematik Derneği Matematik Dünyası Dergisinin İlk Sayısını Yayınladı
Türk Matematik Derneği Matematik Dünyası Dergisinin İlk Sayısını Yayınladı
03 Eylül 1990
Cahit Arf onuruna Uluslararası Cebir ve Sayılar Teorisi Sempozyumu düzenlendi
03 Eylül 1989
Hermine Ağavni Kalustyan Vefat Etti
Hermine Ağavni Kalustyan Vefat Etti
18 Mayıs 1989
Orhan Hamdi Alisbah Vefat Etti
Orhan Hamdi Alisbah Vefat Etti
19 Nisan 1989
Cengiz Uluçay Vefat Etti
Cengiz Uluçay Vefat Etti
20 Eylül 1988
Fahir Yeniçay Vefat Etti
Fahir Yeniçay Vefat Etti
01 Şubat 1988
Türk Matematik Derneği Ulusal Matematik Sempozyumu Düzenleme Kararı Aldı
20 Eylül 1987
Karadeniz Teknik Üniversitesi Ev Sahipliğinde Ulusal Matematik Sempozyumu düzenlendi
22 Ocak 1987
Patrick du Val Vefat Etti
Patrick du Val Vefat Etti
01 Kasım 1986
Doğa Turkish Journal of Mathematics Yayımlanmaya Başladı
Doğa Turkish Journal of Mathematics Yayımlanmaya Başladı
24 Temmuz 1986
Tosun Terzioğlu'na TÜBİTAK Bilim Ödülü Verildi
Tosun Terzioğlu'na TÜBİTAK Bilim Ödülü Verildi
08 Temmuz 1986
Stochastic Analysis and Related Topics adlı çalıştayların birincisi düzenlendi
Stochastic Analysis and Related Topics adlı çalıştayların birincisi düzenlendi
07 Temmuz 1986
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ev Sahipliğinde Ulusal Matematik Sempozyumu düzenlendi
10 Eylül 1985
Atatürk Üniversitesi’nin ev sahipliğinde Matematik Sempozyumu düzenlendi
04 Ağustos 1985
TÜBİTAK Analiz Araştırma Birimi Silivri'de Fonksiyonel Analiz Konferansı düzenledi
TÜBİTAK Analiz Araştırma Birimi Silivri'de Fonksiyonel Analiz Konferansı düzenledi
23 Mart 1985
Ferruh Şemin Vefat Etti
Ferruh Şemin Vefat Etti
11 Şubat 1985
ODTÜ'de Nümerik Analiz ve Uygulamaları adlı bir sempozyum düzenlendi
ODTÜ'de Nümerik Analiz ve Uygulamaları adlı bir sempozyum düzenlendi
24 Temmuz 1984
Hilmi Demiray'a TÜBİTAK Bilim Ödülü Verildi
Hilmi Demiray'a TÜBİTAK Bilim Ödülü Verildi
26 Eylül 1983
Çukurova Üniversitesi Matematik Bölümü ev sahipliğinde Genel Matematik Sempozyumu düzenlendi
24 Temmuz 1982
Prof.Dr. Nazım Terzioğlu TÜBİTAK Hizmet Ödülüne layık görüldü
Prof.Dr. Nazım Terzioğlu TÜBİTAK Hizmet Ödülüne layık görüldü
01 Haziran 1981
TÜBİTAK Temel Bilimler Araştırma Enstitüsü (TBAE) kuruldu
TÜBİTAK Temel Bilimler Araştırma Enstitüsü (TBAE) kuruldu
17 Mart 1980
William Prager Vefat Etti
William Prager Vefat Etti
24 Temmuz 1979
Masatoşi Gündüz İkeda'ya TÜBİTAK Bilim Ödülü Verildi
Masatoşi Gündüz İkeda'ya TÜBİTAK Bilim Ödülü Verildi
01 Ağustos 1978
İstanbul Üniversitesi Matematik Araştırma Enstitüsü tarafından Geometrinin Temelleri konulu sempozyum gerçekleştirildi
01 Ocak 1978
Çukurova Üniversitesi Matematik Bölümü Kuruldu
Çukurova Üniversitesi Matematik Bölümü Kuruldu
24 Temmuz 1977
Ord.Prof.Dr. Kerim Erim TÜBİTAK Hizmet Ödülüne layık görüldü
Ord.Prof.Dr. Kerim Erim TÜBİTAK Hizmet Ödülüne layık görüldü
01 Ocak 1977
Karadeniz Teknik Üniversitesi Temel Bilimler Fakültesi Dergisi Yayımlanmaya Başladı
01 Aralık 1976
TÜBİTAK Doğa Bilim Dergisi Yayımlanmaya Başladı
TÜBİTAK Doğa Bilim Dergisi Yayımlanmaya Başladı
13 Kasım 1976
Hamit Dilgan Vefat Etti
Hamit Dilgan Vefat Etti
25 Eylül 1976
İstanbul Üniversitesi Matematik Araştırma Enstitüsü tarafından Rolf Nevanlinna adına Kompleks Analiz konulu bir sempozyumu gerçekleştirildi
İstanbul Üniversitesi Matematik Araştırma Enstitüsü tarafından Rolf Nevanlinna adına Kompleks Analiz konulu bir sempozyumu gerçekleştirildi
20 Eylül 1976
Nazım Terzioğlu Vefat Etti
Nazım Terzioğlu Vefat Etti
05 Eylül 1976
İstanbul Üniversitesi Matematik Araştırma Enstitüsü tarafından Fonksiyonel Analiz konulu sempozyum gerçekleştirildi
24 Temmuz 1976
Erdoğan Şuhubi'ye TÜBİTAK Bilim Ödülü Verildi
Erdoğan Şuhubi'ye TÜBİTAK Bilim Ödülü Verildi
01 Nisan 1976
Yurtiçi Matematikçiler Toplantısının İkincisi Düzenlendi
01 Ocak 1976
Selçuk Üniversitesi Matematik Bölümü Kuruldu
Selçuk Üniversitesi Matematik Bölümü Kuruldu
28 Ağustos 1975
Hüsnü Hamid Sayman Vefat Etti
Hüsnü Hamid Sayman Vefat Etti
10 Ağustos 1975
İstanbul Üniversitesi Matematik Araştırma Enstitüsü tarafından Cebirsel Sayılar Teorisi adlı bir sempozyum gerçekleştirildi
24 Mart 1975
Sempozyum Hazırlıkları hakkında Nazım Terzioğlu'ndan Cahit Arf'e yazılmış iki mektup
Sempozyum Hazırlıkları hakkında Nazım Terzioğlu'ndan Cahit Arf'e yazılmış iki mektup
01 Şubat 1975
İlk Yurtiçi Matematikçiler Toplantısı Düzenlendi
01 Ocak 1975
Fırat Üniversitesi Matematik Bölümü Kuruldu
24 Ekim 1974
Gottfried Köthe'nin Nazım Terzioğlu'na yazmış olduğu bir mektup
Gottfried Köthe'nin Nazım Terzioğlu'na yazmış olduğu bir mektup
25 Temmuz 1974
Orhan Şerafettin İçen'e TÜBİTAK Bilim Ödülü Verildi
Orhan Şerafettin İçen'e TÜBİTAK Bilim Ödülü Verildi
24 Temmuz 1974
Cahit Arf'e TÜBİTAK Bilim Ödülü Verildi
Cahit Arf'e TÜBİTAK Bilim Ödülü Verildi
01 Ocak 1974
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Matematik Bölümü Kuruldu
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Matematik Bölümü Kuruldu
21 Kasım 1973
Dicle Üniversitesi Matematik Bölümü Kuruldu
Dicle Üniversitesi Matematik Bölümü Kuruldu
01 Eylül 1973
İstanbul Teknik Üniversitesi Matematik Mühendisliği Bölümü eğitime başladı
İstanbul Teknik Üniversitesi Matematik Mühendisliği Bölümü eğitime başladı
20 Ağustos 1973
İstanbul Üniversitesi Matematik Araştırma Enstitüsü tarafından Fonksiyonel Analiz konulu sempozyum gerçekleştirildi
İstanbul Üniversitesi Matematik Araştırma Enstitüsü tarafından Fonksiyonel Analiz konulu sempozyum gerçekleştirildi
01 Temmuz 1973
İstanbul Üniversitesi Matematik Araştırma Enstitüsü tarafından Sonlu Grupların Gösteriliş Teorisi konulu sempozyum gerçekleştirildi
İstanbul Üniversitesi Matematik Araştırma Enstitüsü tarafından Sonlu Grupların Gösteriliş Teorisi konulu sempozyum gerçekleştirildi
22 Mart 1973
Hilda Geiringer Vefat Etti
Hilda Geiringer Vefat Etti
01 Ekim 1972
İÜ Fen Fakültesinde Nümerik ve Hesap Makineleri Kürsüsü Kuruldu
İÜ Fen Fakültesinde Nümerik ve Hesap Makineleri Kürsüsü Kuruldu
14 Kasım 1971
Tevfik Okyay Kabakçıoğlu vefat etti
Tevfik Okyay Kabakçıoğlu vefat etti
06 Ağustos 1971
İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Araştırma Enstitüsü Kuruldu
İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Araştırma Enstitüsü Kuruldu
28 Ekim 1969
Matematik Profesörü Nazım Terzioğlu İstanbul Üniversitesi Rektörü Oldu
Matematik Profesörü Nazım Terzioğlu İstanbul Üniversitesi Rektörü Oldu
01 Ocak 1968
TÜBİTAK bünyesinde Tatbiki Matematik Ünitesi kuruldu
04 Aralık 1967
Salih Murat Uzdilek Vefat Etti
Salih Murat Uzdilek Vefat Etti
05 Ağustos 1967
Mustafa İnan Vefat Etti
Mustafa İnan Vefat Etti
08 Temmuz 1966
İÜ Matematik Bölümünde Diploma Töreni Sonrası çekilen bir fotoğraf
İÜ Matematik Bölümünde Diploma Töreni Sonrası çekilen bir fotoğraf
04 Nisan 1965
Ali Yar Vefat Etti
Ali Yar Vefat Etti
01 Ocak 1965
Hacettepe Üniversitesi Matematik Bölümü Kuruldu
Hacettepe Üniversitesi Matematik Bölümü Kuruldu
28 Aralık 1963
Türkiye Liseler Arası Matematik Yarışması Resmen İlan Edildi
Türkiye Liseler Arası Matematik Yarışması Resmen İlan Edildi
19 Eylül 1963
Karadeniz Teknik Üniversitesi Matematik Bölümü kuruldu
Karadeniz Teknik Üniversitesi Matematik Bölümü kuruldu
24 Temmuz 1963
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Kuruldu
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Kuruldu
06 Ocak 1961
Matematikçi Hermine Kalustyan Kurucu Meclis Üyesi Olarak Göreve Başladı
Matematikçi Hermine Kalustyan Kurucu Meclis Üyesi Olarak Göreve Başladı
01 Ocak 1961
Ege Üniversitesi Matematik Bölümü Kuruldu
Ege Üniversitesi Matematik Bölümü Kuruldu
01 Ocak 1959
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Matematik Bölümü kuruldu
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Matematik Bölümü kuruldu
17 Kasım 1958
Atatürk Üniversitesi Matematik-Fizik Bölümü Kuruldu
Atatürk Üniversitesi Matematik-Fizik Bölümü Kuruldu
02 Ocak 1954
İstanbul Üniversitesi Matematik Bölümünde 1954 yılında çekilmiş bir fotoğraf
İstanbul Üniversitesi Matematik Bölümünde 1954 yılında çekilmiş bir fotoğraf
01 Ocak 1954
İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Mecmuası'nın A Serisi: Sırfi ve Tatbiki Matematik adı ile yayımlanmaya başlandı
İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Mecmuası'nın A Serisi: Sırfi ve Tatbiki Matematik adı ile yayımlanmaya başlandı
30 Eylül 1953
Türkiye'nin İstatistik Alanındaki İlk Doktora Tezi Nakibe Uzgören Tarafından Tamamlandı
Türkiye'nin İstatistik Alanındaki İlk Doktora Tezi Nakibe Uzgören Tarafından Tamamlandı
14 Temmuz 1953
İÜ'de (1933-39) Uygulamalı Matematik Dersleri Veren Richard von Mises Vefat Etti
İÜ'de (1933-39) Uygulamalı Matematik Dersleri Veren Richard von Mises Vefat Etti
28 Aralık 1952
Kerim Erim Vefat Etti
Kerim Erim Vefat Etti
29 Mart 1950
Feyyaz Gürsan Öldürüldü
Feyyaz Gürsan Öldürüldü
11 Eylül 1948
8. Uluslararası Teorik ve Uygulamalı Mekanik Kongresinin İstanbul'da yapılmasına karar verildi
8. Uluslararası Teorik ve Uygulamalı Mekanik Kongresinin İstanbul'da yapılmasına karar verildi
29 Nisan 1948
Türk Matematik Derneği Kuruldu
Türk Matematik Derneği Kuruldu
01 Ocak 1948
Communications de la Faculté des Sciences de l'Université d'Ankara Dergisi Yayımlanmaya Başladı
Communications de la Faculté des Sciences de l'Université d'Ankara Dergisi Yayımlanmaya Başladı
15 Eylül 1944
İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesinde 1944-1945 Matematik Müfredatı ve Öğretim Üyeleri
01 Ocak 1944
İstanbul Üniversitesi Matematik Enstitüsünde çekilmiş bir fotoğraf
İstanbul Üniversitesi Matematik Enstitüsünde çekilmiş bir fotoğraf
01 Ocak 1943
Ankara Üniversitesi Matematik Enstitüsü (Bölümü) Kuruldu
Ankara Üniversitesi Matematik Enstitüsü (Bölümü) Kuruldu
01 Mart 1942
İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesinde 1941-1942 Matematik Müfredatı ve Öğretim Üyeleri
28 Şubat 1942
Zeynep Hanım Konağı Çıkan Yangınla Yok Oldu
Zeynep Hanım Konağı Çıkan Yangınla Yok Oldu
01 Eylül 1941
Patrick du Val İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Enstitüsünde Ders Vermeye Başladı
Patrick du Val İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Enstitüsünde Ders Vermeye Başladı
01 Haziran 1941
Hermine Kalustyan, Türkiye'de Matematik Doktorası Yapan İlk Kadın Oldu
Hermine Kalustyan, Türkiye'de Matematik Doktorası Yapan İlk Kadın Oldu
01 Ocak 1935
İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Mecmuası, Yeni Seri adlı dergi makale kabul etmeye başladı
İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Mecmuası, Yeni Seri adlı dergi makale kabul etmeye başladı
01 Ocak 1934
Hilda Geiringer İstanbul Üniversitesi Matematik Enstitüsünde Ders Vermeye Başladı
Hilda Geiringer İstanbul Üniversitesi Matematik Enstitüsünde Ders Vermeye Başladı
15 Ekim 1933
William Prager İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Riyaziye Enstitüsünde Ders Vermeye Başladı
William Prager İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Riyaziye Enstitüsünde Ders Vermeye Başladı
01 Eylül 1933
Richard von Mises İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Enstitüsü'nde Ders Vermeye Başladı
Richard von Mises İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Enstitüsü'nde Ders Vermeye Başladı
01 Ağustos 1933
İstanbul Üniversitesi Riyaziye Enstitüsü Kuruldu
İstanbul Üniversitesi Riyaziye Enstitüsü Kuruldu
13 Aralık 1927
Mehmet Nadir Bey Vefat Etti
Mehmet Nadir Bey Vefat Etti
01 Ocak 1926
Fransız Matematikçi-Mühendis Paul Gustave Mentré İstanbul Darülfünunu Fen Fakültesi Elektromekanik Enstitüsünde Ders Vermeye Başladı
Fransız Matematikçi-Mühendis Paul Gustave Mentré İstanbul Darülfünunu Fen Fakültesi Elektromekanik Enstitüsünde Ders Vermeye Başladı
01 Ocak 1925
Darülfünun Fen Fakültesi Matematik-Fizik Şubesi Öğrencileri, Ali Yar ve Hüsnü Hamid Bey'in olduğu bir fotoğraf
Darülfünun Fen Fakültesi Matematik-Fizik Şubesi Öğrencileri, Ali Yar ve Hüsnü Hamid Bey'in olduğu bir fotoğraf
02 Temmuz 1921
Salih Zeki Bey Vefat Etti
Salih Zeki Bey Vefat Etti
11 Ekim 1919
Darülfünun-ı Osmani Nizamnamesi Yayınlandı
Darülfünun-ı Osmani Nizamnamesi Yayınlandı
01 Mart 1916
Darülfünun Fünun (Fen Bilimleri) Fakültesi Mecmuası Yayınlanmaya Başlandı
Darülfünun Fünun (Fen Bilimleri) Fakültesi Mecmuası Yayınlanmaya Başlandı
01 Ocak 1909
Zeynep Hanım Konağı Darülfünuna Tahsis Edildi
Zeynep Hanım Konağı Darülfünuna Tahsis Edildi
16 Haziran 1901
Vidinli Hüseyin Tevfik Paşa Vefat Etti
Vidinli Hüseyin Tevfik Paşa Vefat Etti
01 Eylül 1900
Darülfünun-ı Şahane Ulum-i Riyaziye ve Tabiiye Şubesi Eğitime Başladı
Darülfünun-ı Şahane Ulum-i Riyaziye ve Tabiiye Şubesi Eğitime Başladı
01 Mayıs 1893
Tersane-i Amire'nin deniz ve matematikle ilgili bilimsel yayınları Dünya Kolomb Komisyonu tarafından ödüllendirildi
Tersane-i Amire'nin deniz ve matematikle ilgili bilimsel yayınları Dünya Kolomb Komisyonu tarafından ödüllendirildi
01 Ocak 1882
Vidinli Hüseyin Tevfik Paşa'nın Linear Algebra adlı kitabı yayımlandı
Vidinli Hüseyin Tevfik Paşa'nın Linear Algebra adlı kitabı yayımlandı
01 Ocak 1867
Matematiksel Bilimlerde İlk Türkçe Dergi Mebahis-i İlmiye Yayımlanmaya Başladı
Matematiksel Bilimlerde İlk Türkçe Dergi Mebahis-i İlmiye Yayımlanmaya Başladı
01 Mart 1854
Ahmed Tevhid Efendi'nin Nuhbetü’l-Hisâb isimli eseri basıldı
12 Eylül 1851
Mehmed Emin Paşa Vefat Etti
01 Ocak 1850
Ahmet Hamdi Efendi'nin Yüksek Dereceli Denklemler üzerine bir eseri yayımlandı
01 Şubat 1836
Başhoca İshak Efendi Vefat Etti
Başhoca İshak Efendi Vefat Etti
01 Ocak 1817
Başhoca Hüseyin Rıfkı Tamani Vefat Etti
Başhoca Hüseyin Rıfkı Tamani Vefat Etti
01 Ocak 1791
Gelenbevi İsmail Efendi Vefat Etti
Gelenbevi İsmail Efendi Vefat Etti

Cahit Arf'e TÜBİTAK Bilim Ödülü Verildi

24 Temmuz 1974
Cahit Arf'e TÜBİTAK Bilim Ödülü Verildi
Fotoğraf sonradan renklendirilmiştir © Özkan Değer

Sentetik geometri problemlerinin cetvel ve pergel yardımıyla çözülebilirliği, cisimlerin kuadratik formlarının sınıflandırılmasında ortaya çıkan değişmezlere ilişkin Arf değişmezi ve Arf halkalar, Hasse-Arf Teoremi gibi teoremlerin kurulumu ve gelişimi konularında yaptığı çalışmalar nedeniyle Cahit Arf 1974 TÜBİTAK Bilim Ödülüne layık görülmüştür.

Cahit Arf'in Ödül Töreninde Yaptığı Konuşmanın Metni

Sayın Dinleyenler,

Şimdiye kadar bu ödülleri almış olan bilim adamlarımız bu vesile ile yaptıkları konuşmalarda genellikle ödül almalarına sebep olan yahut da sebep olarak gösterilen çalışmaları hakkında dinleyicilere bir fikir vermeye çalışmışlar ve bu arada toplumumuzun bilim hayatı ile ilgili bazı temenniler ileri sürmüşlerdir. Kendine özgü bir takım kavramlardan oluşan Matematik dili, bu dili kullanan çok dar bir zümre dışındaki kişilerce hiç anlaşılamayacağından, benim temel Matematiğe yaptığım farz edilen katkılar hakkında buradaki dinleyicilere bir fikir verebilmeme olanak yoktur.  Bu sebeple sözünü ettiğim tutumdan biraz inhiraf edeceğim ve kanımca her Matematikçinin yaptığı işin ne olduğunu bir programla size anlatacağım, ve belki de, bunun içinde benim yerim neresidir onu göstermeye çalışacağım.  Ayrıca şunu da yapmak istiyorum: Bu vesile ile bu programın doğurduğu ve icabettirdiği bilim adamı psikolojisine biraz temas edeceğim.  Bu suretle ortaya koymuş olacağım görüşün kişisel olmaktan öteye gitmeyeceği tabiatıyla aşikardır. Bu şekilde de şu iki hususta faydalı olacağımı ümit ediyorum.  Birisi, genç bilim adamlarımızın ve bilim adamı namzedi gençlerimizin kendini anlamalarına yardım etmek, yardımcı olmak, ikincisi de yöneticilerimize ve politikacılarımıza, belki bilim adamlarının ne çeşit yaratıklar oldukları hakkında bir fikir vermiş olacağım.

Böyle bir konuşma yapma durumu ile karşılaştığım her seferde aklıma şu karikatür hikâye gelir. Elektromanyetik dalgalarla uzak mesafelere sinyaller göndermeyi ilk başaran Marconi bir aralık İngiltere’de bulunmuş ve İngiltere’de kendi şerefine verilen bir toplantıda … bu hikâye uydurma ve karikatürdür, ciddi bir hikâye değil… evet, böyle bir toplantıda bulunan bayanlardan biri Marconi’ye bu marifetini nasıl yaptığını soruyor.  Marconi de … O sıralarda elektromanyetik dalga hakkında bilgi sadece Fizikçilere mahsus bir bilgiydi halk, hatta aydınlar bile bu hususta hiçbir şey bilmiyorlardı… Onun için Marconi bu marifetini hanıma anlatmak için der ki, “Büyük bir havuz tasavvur edin ve bu havuzun ikin ucunda birer kişi bulunsun.  Havuzun ortası da dallarla kapalı olsun:  Öyle ki bu kişiler birbirlerini görmesinler hatta duyamasınlar.  Fakat havuzun bir başındaki adamın havuza taşlar attığını tasavvur edin.  Havuzda halka halka yayılan dalgalar peyda olur ve bu halkalar öteki adama ulaştığı zaman birinci adamın havuza taşlar attığını anlar ve bu şekilde bir sinyal almış olur.”  Hanımın anlaması biraz çabukmuş… aceleciymiş biraz anlama hususunda… Hemen teşekkür etmiş ve “Anladım” demiş, hikâyenin üst tarafını dinlememiş.  Ahbaplarına da “Biliyor musunuz? Şimdi biz burada İngiltere’den Amerika’ya şöyle muhabere ediyoruz.  Atlantiğe büyük kayalar atılıyor oraya varan dalgalar sayılıyor.”  Şimdi, birazdan Matematik hakkında vereceğim programın ve program hakkında vereceğim örneğin basitliği ümid ediyorumki bu hikâyeden esinlenerek, sizi aldatmayacaktır.

Matematikçi az veya çok bilinçli olarak ilk önce bir takım düşünsel nesnelerden oluşan bir topluluk göz önüne alır.  Bu topluluktaki nesneler birbirleri ile olan bağıntıları ile yeteri kadar belirir, daha doğrusu Matematikçinin gözünde belirir, ve o bağıntılara da Matematikçi Aksiyoma der.  Bir örnek, bildiğiniz hepimizin okulda okuduğumuz öğrendiğimiz Öklid uzayıdır.  Bu Öklid uzayı noktalar doğrular, düzlemler, nokta takımlar gibi nesnelerden teşekkül eder ve gene okuldan bildiğiniz gibi bir takım aksiyomlarla bunların arasındaki münasebetler belirir.  Matematikçi için bu münasebetler yeterlidir.  İlk yaptığı iş Matematikçinin, böyle bir topluluk göz önüne almak.  İkinci iş, yani programın ikinci merhalesi: Bu topluluk içersinde nesneleri birey olarak belirtmek için her nesneye bir takım vasıflar bağlanması. Bu yaptığı ikinci operasyona topluluğun koordinatlanması diyebiliriz.  Örnek gene Öklid uzayında noktaların, doğruların düzlemlerin ilh… bir takım koordinatlarla sayılarla belirtilmesi.  Bu şekilde her nesne birey olarak belirtilmiş oluyor.  İkinci operasyondan sonra daha ciddi olan üçüncü bir operasyon geliyor. Matematikçi bu üçüncü operasyonda şunu yapar: Bir kere koordinatlama işinde nesneleri karakterize eden vasıfların ancak belirli bir noktai nazara göre muayyen olduğunu görür.  Noktai nazar yani referans sistemi, değiştiği zaman bu vasıflar da değişir.  Tıpkı Öklid uzayında olduğu gibi.  Öklid uzayında bir noktanın bir doğrunun koordinatları koordinat sistemi değiştirildi zaman beraber değişirler.  Bu keyfiyeti müşahede edince der ki “Eyvah!.. Bu bu nesnelerin hakiki vasıflarını göremedim, çünkü değişiyor mütemadiyen”.  Onun için değişmeyen vasıflar aramaya kalkar.  Bunlara da hususi bi ad verir:  “invaryantlar” der. Üçüncü işi bu şekilde bu toplulukta nesneleri nesne takılarını karakterize eden veya bunlara bağlı olan invaryant yani referans sistemine bağlı olmayan vasıflarını aramak oluyor.  Bunları bulduğu ölçüde bu topluluğu iyi tanıdığı kanaatine varır.  Misal gene Öklid uzayında iki noktanın birbirinden uzaklığı.  Bu iki noktanın koordinatlarının farklarının karelerinin toplamının kare köküne eşittir.  Ve değişmez, yani koordinat sistemi değiştirildi zaman bu miktar değişmez.  Bunun için buna bir invaryant der.  Programın üçüncü kısmında bu şekildeki invaryantları arar.  Bu içincü işten sonra dördüncü bir iş olarak, Matematikçi bulabildiği bu invaryantların bu toplulukta nesneyi ne dereceye kadar karakterize edebildiğini arar ve ekseriya şunu görür.  Bu invaryantlar bir nesneyi tek olarak belirtmez ve bir çok nesneler bu toplulukta aynı invaryantları haizdir.  O zaman böyle bir durum görünce şunu araştırır: acaba topluluğu teşkil eden o nesnelerin permütasyonu ile bu invaryantları değiştirmez, yani daha doğrusu hangi invaryantları haiz iki objeyi birbirine dönüştürür? Bunu araştırır ve bunu yaptığı zaman bu şekildeki permütasyonları nazarı itibara almakla yeni bir topluluk nazarı itibara almış olur.  Bir takım permütasyonlar topluluğu. Bu permütasyon topluluğuna da ilk topluluğun otomorfizm grubu adını verir ve çok keyiflenir böyle bir gurup bulduğu zaman.  Örnek olarak aldığımız Öklid uzayında bu otomorfizm grubu hep bildiğimiz gibi uzayın yerdeğiştirmeler grubudur.  Yani katı cisim olarak cisimlerin bir yerden başka bir yere gitmesi değişimi bu gurubu teşkil eder. Ve nihayet bu iş kademelerinin sonuncusu ve beşincisi olarak bulduğu invaryantların birbirini sınırlayıp sınırlamadığını araştırır.  Bunlar birbirlerine bazen bağlı olur. Mesela bir üçgen düşünün … dikkat ediyorsanız hep gayet iyi bildiğiniz misaller veriyorum… Bu üçgenin iki kenarının uzunluğunun toplamı ile farklarının arasında üçüncü kenarın uzunluğu bulunur.  Daha doğrusu üçüncü kenarın uzunluğu diğer iki kenarın uzunluklarının farkları ile toplamları arasındadır.  Bu şekilde bu üç invaryant birbirlerini sınırlamış oluyor. Ve matematikçinin yaptığı bu son iş bu sınırlamaları tespit etmek oluyor.  Bunu tespit ettikten sonra bir de şuna bakar.  Acaba bu sınırlamaların kalktığı daha geniş topluluklar mıdır? Misal gene deminki Öklid uzayından.  Bu uzaydan geniş bir topluluk vardır. Buna da Matematikçiler kompleks uzay derler.  Artık bunun ne olduğunu söylemekten vazgeçeyim. Bu arada, bu işleri yaptığı sıralarda, genel olarak Matematikçi bu topluluğu daha evvelce tanıdığı başka topluluklara benzetmeye çalışır. Ve bunu yaptığı zaman da yani benzetebildiği takdirde gene çok sevinir ve hatta böyle bir benzetmeye de isim takar: homomorfdur bu iki topluluk der. Esas itibariyle hemen her matematikçinin yaptığı iş bu Programa göre cereyan eder.

Bir de şunu kaydedelim ki Matematikçi bu programda toplanan işleri hemen hemen hiçbir zaman tam olarak yapamaz.  O yaptıkları daima bu şemanın gerçekleşmesine önemli veya önemsiz katkılardır.  Bu vesile ile içinde bulunduğumuz 100 yılın en büyük Matematikçilerinden biri sayılan Henri Poincarre’nin bir sözünü hatırlatayım.  O şöyle diyor:  Matematikte problemler hiçbir zaman tam çözümlenemez. Ancak az veya çok çözümlenebilir Aslında bu sadece Matematik için değil her şey için böyledir zannediyorum.  Benim de nihayet temel matematiğe yaptığım farzedilen mütevazi ölçüdeki katkılarım, bu dediğim program çerçevesinde şimdi isimlerini söyleyeceğim toplulukları üzerinde yaptığım katkılardır. Bunlardan birisinin ismi lokal cisimlerin cebirsel genişlemeleri topluluğu, ikincisi, karakteristiği iki olan cisimler üzerinde kuadratik formlar topluluğu. Üçüncüsü de cebirselimsi dallar topluluğu.

İsimlerinin bile kendisi için bir anlam taşımayacağı, bu işler için bana ve benim gibilere mali destek sağlayan ve hem de toplumumuzun ortalama refah seviyesinin üstünde bir destek sağlayan vergi mükellefine bunların ne getirdiği pek haklı olarak sorulabilir.  Bu çok haklı soruya insan uygarlığı, bilimsel kültür gibi maddeten pek inandırıcı olmayan sözler dışında bu iki örnekle cevap vermek istiyorum. Bundan yüzyıl kadar önce, Matematikçiler dalga denklemi ve bunun çözümleri denilen topluluğu belirtmiş olduğum anlamda bir hayli incelemişler ve bu konuda bir hayli geniş bilgi birikimleri sağlamışlardı.  Bu arada Fizikçiler elektrik ve manyetik alanlar hakkında birçok esaslı neticeler bulmuşlar, Maxwell bu neticeleri kendi adı ile anılan bir takım kısmi türevli denklemler ile ifade etmiştir.  Bunların yani Maxwell denklemlerinin çözümleri de dalga denklemlerinin çözümüne bağlıdır.  Bundan faydalanarak, Hertz sonlu bir iletken üzerindeki çabuk değişen bir elektrik akımının çok uzaklara erişebilen değişgen bir elektromanyetik alan yaratabileceğini gördü.  Denklemden hareket ederek.  Diğer taraftan bir Fizikçi bir elektromanyetik alandaki çok küçük değişiklikleri kaydedebilen bir dedektör yaptı.  Fizikçinin adı … şimdiki Fizikçiler pek haberdar değildir tahmin ediyorum Branly[2] isminde biri idi zannediyorum..  Bir cam boru içersinde küçük maden parçaları, maden tozu doldurmuş.  O doldurduğu cam borunun iki ucuna da iki iletken tıkamış ve dalga gelince o küçük parçacıkların herhalde iyi bir şekilde oryantasyonunu sağlıyor, yönlendiriyor ve ceryan geçiyor. Bir dalga daha gelince bu sefer bozuluyor ve ceryan geçmiyor.  Böyle bir marifet yapmış bu Branly isimli adam.  Arkasından Marconi bu tertibatı bir hayli geliştirmiş ve uygulamaya koyabilmiş.  Bunun neticesi olarak bugün vergi mükellefi radyo dinliyor, televizyon seyrediyor, ordusu bir sürü elektronik cihazlar kullanıyor, yani hakikaten yüz yıl evvelki Matematikçi, bugünün vergi mükelleflerine birşeyler verebilecek durumda oluyor.  İkinci bir misal: geçen yüz yılın sonunda ve bu yüzyılın başlarında bazı matematikçiler Boole cebri denilen bir çeşit sembolik lojik geliştirmişler.  Ben kendi hesabıma bu sembolik lojiğe pek önem vermiyordu; bu bir masal diyordum.  Hep formaliteden ibaret hiçbirşeyi yok, yani. İşe yaramaz. Sonra 1940’larda Shanon isminde bir Amerikalı genç bu lojiği elektrik devrelerin kaltatif analizinde kullanmayı düşündü.   Neticede bugün bu elektronik beyinler, otomatik kontrol cihazları çığ gibi inkişaf etti.  Bu örnekler şunu göstermektedir ki Matematikçilerin topluma faydalı olacağını hiç düşünmeden yapmakta oldukları işler bugün için toplumca kullanılmaz bile yarının toplumunun refahına çok esaslı bir katkıda bulunabilmektedir.  Bu sebeple toplum bugün bu işleri desteklemezse yarın onların doğurabilecekleri yararlardan mahrum kalabilir.

Türkiye gibi genel refah seviyesi düşük bir ülkede Matematik ve hatta daha şümullü olarak bütün temel bilimleri yalnız bu dediğim faydaları sağlamak kaydı ile destekleyecek yerde daha çabuk ve hemen, belki de bugün, neticeleneceğini olanaklı bulacağımız uygulamalı alanlarda destek yığınakları yapmak ve temel alanları refah seviyeleri şimdiden yüksek olan ülkelere bırakmak, temel alanlarda yarınımızın gerektireceği bilgileri bugün olduğu gibi yine o ülkelerden almak daha elverişli bir davranış olmaz mı sorusu akla gelebilir.  Biz pratik işlere girişelim.  Onlar yapadursunlar diğer şeyleri.  Tabii bu görüşe bir matematikçi olarak benim katılmam imkânsız.  Ama ben bitaraf olarak da görüşe katılmıyacağım. Hayatınızda karşılaştığınız bilgilerden bunları kendiniz üretirmişçesine “vay bu hakikaten” böyleymiş diyerek öğrendikleriniz dışında kalanları gerçekten öğrenmediğinizi sizin de müşahade ettiğinizi tahmin ediyorum.  Bu bilgiyi öğrenebilmek için hakikaten o bilgiyi keşfedercesine öğrenmek lâzımdır. Bunu yapmazsanız öğrenemiyorsunuz. Bu sebepledir ki bir toplumun yaratılmasına katılmadığı yeni bilgileri hazır alıp bunlara esaslı uygulama alanları bulması ve bu işi, o bilgilerin asıl sahiplerinden önce yapması hemen hemen olanaksızdır.

Bu son söylediğim husus beni bu şekilde bilim adamlarının psikolojisine getirmiş oldu.  Yani konuşmamın ikinci konusu. İlk önce şunu belirtmeliyim ki biraz önce 5 kademede şemalandırmış olduğum davranış sadece Matematikçiye mahsus bir davranış değildir.  Bu esas itibariyle bütün bilim adamlarının davranışıdır.  Ve bir tek sözcükle ifade edilebilir. Büyük harflerle “ANLAMAK”.  Bu anlamak davranışında Matematikçilerle diğer bilim adamları arasında tek fark diğer bilimlerde gözönüne alınan nesnelerin düşünsel olmayıp organlarımızla farkettiğimiz maddesel nesneler olmaları.  Fazla olarak bütün bilimler gözönüne aldıkları toplulukları Matematiğin düşünsel topluluğu ile idantifiye etmeye çalışırlar.  Bu idantifikasyon işine Matematiksel Model yapma denir.  Diğer bilimler sadık Matematiksel Model yapmakta başarılı oldukları ölçüde gelişmiş sayılırlar.  Bilimin birliğini oluşturan da, yani oluşturan yanı da, belki budur.  Yani hepsi aynı işi yapıyor aynı programı realize ediyor ve neticede Matematiğin topluluklarını kendi gözönüne aldıkları topluluklarla idantifiye etmeleri ile onları mükemmel hale getirmiş oluyor.  Bu bilimlerin birliğidir.  Bugün bilimde zorunlu olan ihtisaslaşmanın çok yayılması, bu birlik bilincinin bir ölçüde kaybolmasını sonuçlamaktadır.  Bu müşahededen esinlenerek bundan 5 yıl önce TBTAK Marmara Araştırma merkezinde bugün dünyada hiçbir eşi ve benzeri olmadığını zannettiğim bir üniversite sonrası okul kurmayı önerdim. Bu okul, öğrencilerinde demin yukarda sözü geçen yapısal birliğin bilincini güçlendirecekti.  Böylece batı ile aramızdaki bilim açığını kapatabilme yönünde bir hamle yapabileceğimizi umuyordum.  Bu işi o zaman beceremedik.  Fakat bu fikri benden genç kuşaklar, mesela Feza Gürsey, benden çok daha iyi anlıyorlar.  İnşallah onlar yaparlar.

Bilim adamlarının işi büyük harflerle “ANLAMAK”tır demiştim. Anlamak onda güçlü bir hırs konusudur.  Bir insan olması itibariyle başka hırsları, zaafları hatta çirkin hırsları bile olabilir. Fakat bu ANLAMA hırsının diğer bütün hırslarına üstünlüğü ölçüsünde bilim adamıdır.  Bu bakımdan bilim adamlığı ile akademik ünvanlar arasındaki korelasyon zannedildiğinden de zayıftır.  Örneğin ben ülkemizde bulunan akademik ünvanların en üstüne sahip olduğum halde, henüz 30 yaşına gelmemiş veya yeni gelmiş bazı genç dostlarımı bilim adamı olarak kendimden üstün görmekteyim. Buna mukabil ülkemizde akademik ünvanlara sahip birçok kişinin bilim adamlığı ile hiçbir ilişkisi olmadığı kanısındayım.  Aynı şey daha sınırlı bir ölçüde yabancı ülkelerde de doğrudur.  Bununla böyle kişilerin ünvanlarını haksız olarak kazanmış olduklarını söylemek istemiyorum. Akademik ünvanlar devletin ve kurulların kanunlarla verdikleri ünvanlardır.  Bilim adamlığı ise kişinin kendisi için yarattığı kişiliğidir.  Bilim adamı bu hırsı ile dikkatini dar bir konuda yoğunlaştırma zorunda olduğundan günlük yaşantısının bir bakıma konvansiyonel diyebileceğimiz yönlerini unutur yahut unutmadığı halde önemsemez.  Bu yüzden çevresinde anormal ve çocuksu intibaını yaratır.  Buna uydurma olmayan bir örnek vereyim.  Bir hikâye.  İçinde bulunduğumuz yüzyılın ilk yarısında yaşayan Matematikçilerin en büyüğü kabul edilen David Hilbert Göttingende bir ders verir.  Bu hikâye hakikat yani deminki gibi uydurma değil.  Göttingende ders vermektedir.  Bir öğrencisi birgün derste Hilbert tahtaya yazı yazarken pantolonunun arkasından sökük yahut yırtık olduğunu fark eder.  Ve herhalde bugün yırtıldı, yarın bir şey kalmaz diye aklından geçirir fakat ertesi gün, daha ertesi gün, müteakip derslerde Hilbert mütemadiyen bu yırtık pantolonla derse gelir.  Delikanlı artık haber vermek ister.  Kendisi, farkında değil herhalde der haber vermek ister, fakat bir türlü cesaret edemez.  Diğer taraftan o sırada Almanya’da hocaların talebelerini etraflara toplayıp kırlarda ormanlarda gezmeye çıkma adetleri vardı.  Bilhassa Göttingen’de bu vardı.  Gezintiler yapmak ve bu suretle öğrencilerle bir nevi münasebetlerini daha insani seviyeye götürmek fikri vardı.  Gene işte bu fasıldan hafta sonunda bir gurup geziye çıkar; bisiklet gezisine çıkarlar.  Bu bisiklet gezisinde Hilbert de vardır, bu öğrenci de vardır. Vardıkları bir yerde bisikletlerden inerler. Hilbert bisikletten inerken öteki çocuk da iner ve hemen fırsat bulunca şimdi söyleyeyim der.  Hilbert’in umumiyetle (ben kendisini tanıdım) pek öyle tatlı bir yüz değildir.  Hani biraz sert bir yüzü vardı.  Fakat çocuk bunu söyleyince o sert yüzü tatlılaşır ve “Ah dostum der o bir haftadır öyle.” Bu vesile ile Hilbert’in meşhur bir sözünü tekrarlayayım.

“Bir matematikçinin en önemli meziyeti bazı şeyleri unutabilmesidir.”

Bu günlük yaşantı kurallarını ihmal etme veya unutma eğilimi yüzünden böyle kuralların çoğalması bilim adamını büyük ölçüde sıkar ve onu konvansiyonel davranışlardan nefret etmeye iter.  Bu sebeple çok detaylı kanun ve yönetmeliklerin çevresine müdahale etmeleri onu bazen küstürür, bazan da isyan ettirir.  Bu vesile ile şunu söyleyeyim ki TBTAK[3] kanunu hazırlanırken en korktuğumuz şeylerden biri de bu idi.  Yönetmelik hastalığı idi. Ve galiba korktuğumuza bir ölçüde uğradık.  Konvansiyonlara karşı olan alerjisi onu çoğu kez demokratik mütevazi bir kişi olarak gösterir.  Buna mukabil bildiği ve anladığı kanısında olduğu konularda anlamsız gördüğü durumlar karşısında çok kırıcı ve kaba olabilir.  Bilim adamları birbirlerinin bu karakterini bildikleri için kendi aralarında böyle davranışlardan çok kez kuşkulanmazlar ve bu kabalıkları çabuk unuturlar.  Buna mukabil bilim adamlıklarını kabul etmedikleri kişiler karşısında, samimiyetsizlikler karşısında, bilim adamları çok zalim olabilirler.  Tabii kendi ölçülerine göre.  Zalimlikleri de şöyle tecelli eder.  Görmemezlikten gelirler ve şeffaf bir cisme bakar gibi böyle kişilere bakarlar.  Bilim adamları kolayca anlaşılacağı gibi idari görev sorumluluklarından genellikle kaçarlar.  Yönetmeliklerle başları pek hoş olmadığı için böyle şeyleri zaten beceremezler.  Bu yüzden bilimsel kuruluşlarda böyle görevlerin heveslileri çoğu kez, bilim adamlıklarını yitirmiş veya hiçbir zaman bilim adamı olmamış unvanlı kişilerdi.  Bu sonuncular kuruluşun bilimsel gelişmesine bazan zararlı olabilirler. (Bu sonuncular, bilim adamı olmayıp da unvan almış kişilerdir. )

Böyle idareciler bazan şuur altından gelen bir etki ile ya da bilinçsiz bir içtenlikle bilim adamlıkları ile unvanları arasındaki açığı yönetmelikler ve idari tasarruflarla kapatmak eğilimini gösterirler.  Bu davranışları kuruluştaki bilhassa genç bilim adamları üzerinde en hafif şekli ile sinirlendirmek olan manevi bir baskı yaratır.  Bu baskının sonucu bu genç insanlarda ANLAMAK hırsının gücünü kaybederek yerini kuruluşun iç politikası ile ilgili küçük hırslara terketmesi veya böyle gençlerin kuruluş ve hatta ülkeden kaçmalarıdır.  Bu duruma bir çare olarak tatbiki belki biraz on şu tedbir ileri sürülebilir.  Böyle kuruluşların yöneticiliklerine tercihan bilimsel iddiaları olmayan makul kişilerin getirilmesi.  Bu öneriye olumlu bir örnek olarak Sayın Kemal Kurdaş’ın ve Sayın Şefik Erensü’nün ODTÜ’deki rektörlüklerini gösterebiliriz.

Konuşmamı iki temenni ile bitirmek istiyorum. Ülkemizde yüksek düzeydeki yöneticilerin ve politikacıların bilimsel konularla ilgili kuruluşların yöneticilerine danışmaları tabiidir.  Bunun yanında yüksek düzeydeki yönetici ve politikacılarımızın her türlü protokol kurallarını bir yana iterek bilim adamlarımızla, bilhassa bunların genç olanları ile, tanışmaya çalışmaları ve bu yoldan edinecekleri kanılar ışığında alacakları kararları oluşturmaları bu kararların isabetli olması ihtimalini artırır.  Bu usulün resmi bir danışmanlık müessesesi haline getirilmesinin çok büyük sakıncalar doğuracağı tabiidir.  Ancak, böyle bir temenninin arkasında şöyle bir soru ortaya çıkar.  Yüksek bir düzeydeki yönetici veya politikacı hakiki bilim adamlarını diğerlerinden nasıl ayırt edecektir?  Bu hususta işe yarar bir kriter yok, bilmiyorum.  Ama kendilerine azıcık sezgilerini kullanmalarını tavsiye edebilirim. Şöyleki iyi idareciler, iyi yöneticiler, danışmanlarını iyi seçebilenlerdir.  O itibarla bu sezgi onu eğer hakikaten iyi bir yönetici ise doğru yola götürür.  Bu şekilde hareket etmek sureti ile de bilimin yerleşmesine, yayılmasına, derinleşmesine yardımcı olabilecekleri kanaatindeyim.  İkinci temennim genç bilim adamlarımızın anlamak hırslarını uzun süre her şeyin üstünde tutabilmeleri ve mutluluklarını uzun süre bulabilmeleridir.

Konuşmamda belirttiğim görüşler yer yer isabetsiz veya tamamen isabetsiz ve hatta en kötüsü banal olabilir.  Ama bu konuşma, konuşmanın muhatabı olan kişileri konusu üzerinde biraz düşündürebilirse konuşmam hedefine ulaşmış olur.

Teşekkür ederim.


Kaynaklar:
1) sarkac.org, (2023) Bilim Akademisi, "Cahit Arf’ın TÜBİTAK Bilim Ödülü konuşması".