"Salih Zeki" sayfasının sürümleri arasındaki fark

turkmathviki sitesinden
Atla: kullan, ara
 
1. satır: 1. satır:
 
(D: 1864, İstanbul - Ö: 1921, İstanbul)
 
(D: 1864, İstanbul - Ö: 1921, İstanbul)
  
 +
== Biyografisi ==
 +
Salih Zeki 1864’te İstanbul Cibali’de Küçükmustafapaşa mahallesinde yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Adı sadece Salih’ti, Zeki lakabını daha sonra aldı. Dört yaşında annesi Saniye Hanım’ı, altı yaşında babası Boyabatlı Hasan Ağa’yı kaybetti. Büyükannesi tarafından önce mahalle mektebine gönderilen Salih Zeki, uslu bir çocuk olmadığını düşünen öğretmeninin isteği doğrultusunda okuldan alınarak bir esnafın yanına çırak olarak verildi. Salih Zeki on yaşındayken, yetimleri okutmak üzere kurulan Darüşşaafaka’ya girdi ve okulu 1882’de birincilikle bitirdi.
  
1864 yılında İstanbul’da yoksul bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Babası Boyabatlı Hasan Ağa, annesi Saniye Hanımdır. Anne ve babasının ölümü üzerine ninesi tarafından on yaşındayken Darüşşafaka’ya verildi. 1882 yılında Darüşşafaka’yı birincilikle bitirdi. Aynı yıl Posta ve Telgraf Nezareti Telgraf Kalemi (Fen Şubesi)’ne memur olarak atandı. 1884 yılında Nezaretin Avrupa’da uzman telgraf mühendisi ve fizikçi yetiştirme kararı üzerine birkaç arkadaşıyla birlikte Paris’e gönderildi ve burada Politeknik Yüksekokulu’nda elektrik mühendisliği öğrenimi gördü. 1887 yılında İstanbul’a döndü ve eski dairesinde elektrik mühendisi ve müfettiş olarak çalıştı. Ek görev olarak Mekteb-i Mülkiye’de (bugün Ankara Üniversitesi’ne bağlı Siyasal Bilgiler Fakültesi) fizik ve kimya dersleri verdi (1889-1900). Bu arada Rasathane-i Amire müdürlüğünde ve II. Meşrutiyetin ilanından (1908) sonra Maarif Nezareti Meclis-i Maarif üyeliğinde bulundu. 1910’da Mekteb-i Sultani (bugün Galatasaray Lisesi) müdürlüğüne atandı. 1912’de Maarif Nezareti müsteşarı, 1913’te Darülfünün-ı Osmani (bugün İstanbul Üniversitesi) rektörü oldu. 1917’de rektörlükten ayrıldıysa da üniversitedeki görevini Fen Şubesi (Fakültesi) Müderrisi (Profesör) olarak sürdürdü. Ömrünün sonuna doğru aklî dengesini kaybetti ve tedavi altındayken 1921 yılında Şişli’deki Fransız Hastanesi’nde öldü. Fatih Camiinin bahçesine gömüldü.
 
  
3 kez evlenmiş olan Salih Zeki, bu evliliklerden birini Halide Edip’le (Adıvar) yapmış, ölümünden kısa bir süre önce ayrılmıştı. Salih Zeki, önde gelen son dönem Osmanlı matematik bilginlerindendi. İkdam, Darüşşafaka ve İktisadiyat gazeteleri ile Darülfünun dergisine sayısız katkıda bulundu. Dönemin ünlü bilginleriyle matematik ve fen bilimleri konusunda yazılı tartışmalara girdi ve bu konularda bir kısmı ders kitabı olmak üzere çok sayıda yapıt verdi.
+
Dârüşşafaka Lisesi’ni bitirdikten sonra Posta ve Telgraf Nezâreti Fen Kalemi’nde göreve başladı. Ertesi yıl üç arkadaşıyla birlikte Paris’te elektrik mühendisliği alanında öğretim veren bir yüksek okula gönderildi. Buradayaken diğer öğrenciler tarafından hesaplanamayan bir integrali hesapladığı için arkadaşı Ahmed Fahri kendisine “Zeki” lakabını taktı. Ayrıca Ecole des Ponts et Chaussées ile Collège de France’a da devam ederek buradan mezun oldu (1887). Türkiye’ye dönüp yine Posta ve Telgraf Nezâreti’nde çalışmaya, bu arada bilim tarihiyle ilgilenmeye başladı. 1889’da bir Türk bilim adamının yurt dışında yayımladığı ilk bilim tarihi çalışması olan “Mémoire sur les chiffres indiens” adlı makalesi çıktı. 1889-1890 öğretim yılında Mekteb-i Mülkiyye’de fizik ve kimya dersleri verdi. 1890’da Rasathâne-i Âmire’de görevlendirildi. 1892’de Resimli Gazete’de “Âsâr-ı Eslâf” genel başlığı altında yazdığı makalelerle Ali b. Velî b. Hamza el-Mağribî’nin Tuḥfetü’l-aʿdâd li-zevi’r-rüşdi ve’s-sedâd’ını, Nasîrüddîn-i Tûsî’nin Kitâbü Şekli’l-kuttâsını, Gıyâseddin Cemşîd el-Kâşî’nin Miftâhu’l-hisâb’ı ile er-Risâletü’l-muhîtiyye’sini ve Mühtedî Osman Efendi’nin Hediyyetü’l-mühtedî’sini tanıttı.
  
Soyadı Kanunundan sonra çocukları "Sayar" soyadını almışlardır. Bazı kaynaklarda Salih Zeki'nin de "Sayar" soyadı ile birlikte yer aldığı görülmektedir.<ref>[http://worldcat.org/identities/np-sayar,%20salih%20zeki$1864%201921/ Sayar, Salih Zeki 1864-1921]</ref><ref>[https://www.google.com.tr/search?hl=tr&tbo=p&tbm=bks&q=inauthor:%22Salih+Zeki+Sayar%22 Google Kitaplar'da Salih Zeki Sayar]</ref><ref>Prof. Dr. Yavuz AKSOY, Yıldız Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi Matematik Bölümü, [http://www.ek.yildiz.edu.tr/images/images/yayinlar/osmanlidailkmatematikciler.pdf Osmanlı’da ve Türkiye’de Matematik Eğitimi ve İlk Matematikçiler], s. 217</ref>
 
  
==Yapıtları==
+
1895’te rasathânenin müdürlüğüne tayin edildi. 1897’de Resimli Gazete’nin yöneticisi oldu. 1908’de Tevfik Fikret ile Hüseyin Cahit’in (Yalçın) başında bulunduğu Tanin gazetesinde bilimsel makaleler yazmaya başladı. Aynı yıl Meclis-i Maârif üyeliğine getirildi. Bu sırada Dârülfünûn-ı Şâhâne’nin Ulûm-i Riyâziyye ve Tabîiyye Şubesi’nde analitik geometri, matematiksel fizik, astronomi ve ihtimaller hesabı derslerini verdi. 1910’da Tevfik Fikret’in yerine Mekteb-i Sultânî’nin müdürlüğüne tayin edildi. 1912’de Maarif Nezâreti müsteşarlığına, 1913’te Dârülfünun umum müdürlüğüne (rektörlük) getirildi. 1917’de yöneticilikten istifa ettiyse de fen şubesindeki öğretim üyeliği görevini sürdürdü. 1919, 1920 yıllarında adı Fen Fakültesi olan bu şubenin dekanlığını yaptı. 1920’de geçirdiği ruhî bunalımın tedavisini gördüğü İstanbul Şişli’deki La Paix Fransız Hastanesi’nde 2 Temmuz 1921’de vefat etti. Piyanist Vecihe, Halide Edip (Adıvar) ve öğretmen Münevver hanımlarla evlenmiş, bu evliliklerinden beş oğlu olmuştur.
 +
 
 +
Sâlih Zeki’nin çalışma alanları dört başlık altında değerlendirilebilir.
 +
 
 +
 
 +
'''Astronomi'''
 +
 
 +
Astronomiye ilişkin ilk bilgilerini Dârüşşafaka Lisesi’ndeki hocası Telgraf Nezâret-i Âliyesi fen müşaviri ve Rasathâne-i Âmire müdür yardımcısı Emile Lacoine’dan almıştır. Rasathânede görevli olduğu yıllarda tek başına ve Lacoine ile birlikte takvim çalışmaları yapmış, aynı dönemde, Ortaçağ İslâm dünyasında yazılan astronomi ve matematikle ilgili bazı eserleri Avrupa’dan temin ederek bunların üzerinde araştırmalar gerçekleştirmiştir. Resimli Gazete’de saat reformu ve meteorolojik olaylar konusunda yazılar yazmış, yine bu dergide “felekiyyât” başlıklı bir dizi makale yayımlamıştır. 1913’te Paris’te saatlerin birleştirilmesi meselesini görüşmek üzere toplanan milletlerarası kongreye Osmanlı delegesi olarak katılmış, böylece Türkiye’de Greenwich saatine geçiş çalışmaları başlamıştır. Ayrıca astronomiye ilişkin çeşitli ders kitapları kaleme almıştır.
 +
 +
 
 +
'''Matematik'''
 +
 
 +
Sâlih Zeki’ye göre matematik bütün bilimlerin temeli olan en mükemmel bilimdir. Matematik âdeta evrende görülemeyecek kadar küçük gerçekleri gösteren bir mikroskoptur. Doğa yasalarının keşfi de evrenin matematik düşüncesiyle incelenmesinden kaynaklanmaktadır. Meselâ Newton’un çekim kanunu matematiği temel aldığından en basit, en mükemmel, en genel ve en açık kanundur (Köz, s. 75). Sâlih Zeki’nin, Başhoca İshak Efendi ve Vidinli Hüseyin Tevfik Paşa’dan sonra çağdaş matematiğin Türkiye’ye girişinde önemli hizmetleri olmuştur. Dârülfünun’da verdiği konferanslarla ve çeşitli eserleriyle sayılar kuramı, sanal sayılar, Öklid dışı geometriler ve ihtimaller hesabı gibi Türk matematikçilerinin o günlerde yabancısı olduğu birçok alanı Türkiye’de tanıtmıştır. Aynı zamanda ilk, orta ve yüksek öğretimde matematik eğitiminin yaygınlaşmasında büyük rol oynamıştır.
 +
 +
 
 +
'''Mantık'''
 +
 
 +
Türkiye’ye cebirsel mantığın girişinde Sâlih Zeki’nin çalışmaları önemlidir. Dârülfünun’da verdiği mantığa dair ders notlarını Mîzân-ı Tefekkür adıyla yayımlamış ve burada İngiliz matematikçilerinden George Boole’ün geliştirmiş olduğu cebirsel mantığı ayrıntılı biçimde tanıtmıştır. Sâlih Zeki’ye göre mantıkta üç bakış açısı bulunmaktadır: Mantık-ı sûrî (formel mantık), mantık-ı musavver (niceleme mantığı), mantık-ı işârî (cebirsel mantık). Bunlardan cebirsel mantığı benimsemiş (Ömerustaoğlu, I/1 [1996], s. 111-112) ve onu açıklarken tamamen Boole’ün sistemine bağlı kalmıştır.
 +
 +
 
 +
'''Bilim Tarihi'''
 +
 
 +
Türk bilim tarihi yazıcılığı, XIX. yüzyılın ilk yarısı ile XX. yüzyılın ilk yarısı arasındaki uyanış sürecinde Batı’dan aktarılan düşünsel etkinliklerden biri olarak gelişmiştir. Sâlih Zeki, İslâm toplumunda süregelen bilimsel çalışmaları günümüz bilim tarihi yöntemleriyle yeni baştan değerlendirmiştir; dolayısıyla o, Türkiye’de bilim tarihi yazıcılığının babası sayılabilir. Onun bu konudaki en önemli eseri Âsâr-ı Bâkıye’dir. Bilim tarihinin yanında bilim felsefesiyle de ilgilenen Sâlih Zeki, Fransız matematikçisi ve bilim felsefecisi Jules-Henri Poincaré’nin bu konudaki eserlerini yayımlanmalarından kısa bir süre sonra Türkçe’ye çevirmiş, böylece hem bu düşünürün hem de onun bilim anlayışının Türkiye’de tanınmasını sağlamıştır.
 +
 
 +
== Eserleri ==
 
;Telif Eserleri
 
;Telif Eserleri
 
* Hendese (Geometri) [lise ders kitabı]
 
* Hendese (Geometri) [lise ders kitabı]
34. satır: 58. satır:
  
 
== Kaynakça ==
 
== Kaynakça ==
<references/>
+
# Yavuz Unat, İslam Ansiklopedisi Salih Zeki Maddesi
 +
# Hakul Oral, Salih Zeki, Matematik Dünyası Dergisi, 2003 Kış
 +
# Ali Sinan Sertöz'ün Türk Matematikçileri web sayfası
  
 
[[Kategori: Matematikçiler]]
 
[[Kategori: Matematikçiler]]

22:37, 7 Mayıs 2023 itibarı ile sayfanın şu anki hâli

(D: 1864, İstanbul - Ö: 1921, İstanbul)

Biyografisi

Salih Zeki 1864’te İstanbul Cibali’de Küçükmustafapaşa mahallesinde yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Adı sadece Salih’ti, Zeki lakabını daha sonra aldı. Dört yaşında annesi Saniye Hanım’ı, altı yaşında babası Boyabatlı Hasan Ağa’yı kaybetti. Büyükannesi tarafından önce mahalle mektebine gönderilen Salih Zeki, uslu bir çocuk olmadığını düşünen öğretmeninin isteği doğrultusunda okuldan alınarak bir esnafın yanına çırak olarak verildi. Salih Zeki on yaşındayken, yetimleri okutmak üzere kurulan Darüşşaafaka’ya girdi ve okulu 1882’de birincilikle bitirdi.


Dârüşşafaka Lisesi’ni bitirdikten sonra Posta ve Telgraf Nezâreti Fen Kalemi’nde göreve başladı. Ertesi yıl üç arkadaşıyla birlikte Paris’te elektrik mühendisliği alanında öğretim veren bir yüksek okula gönderildi. Buradayaken diğer öğrenciler tarafından hesaplanamayan bir integrali hesapladığı için arkadaşı Ahmed Fahri kendisine “Zeki” lakabını taktı. Ayrıca Ecole des Ponts et Chaussées ile Collège de France’a da devam ederek buradan mezun oldu (1887). Türkiye’ye dönüp yine Posta ve Telgraf Nezâreti’nde çalışmaya, bu arada bilim tarihiyle ilgilenmeye başladı. 1889’da bir Türk bilim adamının yurt dışında yayımladığı ilk bilim tarihi çalışması olan “Mémoire sur les chiffres indiens” adlı makalesi çıktı. 1889-1890 öğretim yılında Mekteb-i Mülkiyye’de fizik ve kimya dersleri verdi. 1890’da Rasathâne-i Âmire’de görevlendirildi. 1892’de Resimli Gazete’de “Âsâr-ı Eslâf” genel başlığı altında yazdığı makalelerle Ali b. Velî b. Hamza el-Mağribî’nin Tuḥfetü’l-aʿdâd li-zevi’r-rüşdi ve’s-sedâd’ını, Nasîrüddîn-i Tûsî’nin Kitâbü Şekli’l-kuttâsını, Gıyâseddin Cemşîd el-Kâşî’nin Miftâhu’l-hisâb’ı ile er-Risâletü’l-muhîtiyye’sini ve Mühtedî Osman Efendi’nin Hediyyetü’l-mühtedî’sini tanıttı.


1895’te rasathânenin müdürlüğüne tayin edildi. 1897’de Resimli Gazete’nin yöneticisi oldu. 1908’de Tevfik Fikret ile Hüseyin Cahit’in (Yalçın) başında bulunduğu Tanin gazetesinde bilimsel makaleler yazmaya başladı. Aynı yıl Meclis-i Maârif üyeliğine getirildi. Bu sırada Dârülfünûn-ı Şâhâne’nin Ulûm-i Riyâziyye ve Tabîiyye Şubesi’nde analitik geometri, matematiksel fizik, astronomi ve ihtimaller hesabı derslerini verdi. 1910’da Tevfik Fikret’in yerine Mekteb-i Sultânî’nin müdürlüğüne tayin edildi. 1912’de Maarif Nezâreti müsteşarlığına, 1913’te Dârülfünun umum müdürlüğüne (rektörlük) getirildi. 1917’de yöneticilikten istifa ettiyse de fen şubesindeki öğretim üyeliği görevini sürdürdü. 1919, 1920 yıllarında adı Fen Fakültesi olan bu şubenin dekanlığını yaptı. 1920’de geçirdiği ruhî bunalımın tedavisini gördüğü İstanbul Şişli’deki La Paix Fransız Hastanesi’nde 2 Temmuz 1921’de vefat etti. Piyanist Vecihe, Halide Edip (Adıvar) ve öğretmen Münevver hanımlarla evlenmiş, bu evliliklerinden beş oğlu olmuştur.

Sâlih Zeki’nin çalışma alanları dört başlık altında değerlendirilebilir.


Astronomi

Astronomiye ilişkin ilk bilgilerini Dârüşşafaka Lisesi’ndeki hocası Telgraf Nezâret-i Âliyesi fen müşaviri ve Rasathâne-i Âmire müdür yardımcısı Emile Lacoine’dan almıştır. Rasathânede görevli olduğu yıllarda tek başına ve Lacoine ile birlikte takvim çalışmaları yapmış, aynı dönemde, Ortaçağ İslâm dünyasında yazılan astronomi ve matematikle ilgili bazı eserleri Avrupa’dan temin ederek bunların üzerinde araştırmalar gerçekleştirmiştir. Resimli Gazete’de saat reformu ve meteorolojik olaylar konusunda yazılar yazmış, yine bu dergide “felekiyyât” başlıklı bir dizi makale yayımlamıştır. 1913’te Paris’te saatlerin birleştirilmesi meselesini görüşmek üzere toplanan milletlerarası kongreye Osmanlı delegesi olarak katılmış, böylece Türkiye’de Greenwich saatine geçiş çalışmaları başlamıştır. Ayrıca astronomiye ilişkin çeşitli ders kitapları kaleme almıştır.


Matematik

Sâlih Zeki’ye göre matematik bütün bilimlerin temeli olan en mükemmel bilimdir. Matematik âdeta evrende görülemeyecek kadar küçük gerçekleri gösteren bir mikroskoptur. Doğa yasalarının keşfi de evrenin matematik düşüncesiyle incelenmesinden kaynaklanmaktadır. Meselâ Newton’un çekim kanunu matematiği temel aldığından en basit, en mükemmel, en genel ve en açık kanundur (Köz, s. 75). Sâlih Zeki’nin, Başhoca İshak Efendi ve Vidinli Hüseyin Tevfik Paşa’dan sonra çağdaş matematiğin Türkiye’ye girişinde önemli hizmetleri olmuştur. Dârülfünun’da verdiği konferanslarla ve çeşitli eserleriyle sayılar kuramı, sanal sayılar, Öklid dışı geometriler ve ihtimaller hesabı gibi Türk matematikçilerinin o günlerde yabancısı olduğu birçok alanı Türkiye’de tanıtmıştır. Aynı zamanda ilk, orta ve yüksek öğretimde matematik eğitiminin yaygınlaşmasında büyük rol oynamıştır.


Mantık

Türkiye’ye cebirsel mantığın girişinde Sâlih Zeki’nin çalışmaları önemlidir. Dârülfünun’da verdiği mantığa dair ders notlarını Mîzân-ı Tefekkür adıyla yayımlamış ve burada İngiliz matematikçilerinden George Boole’ün geliştirmiş olduğu cebirsel mantığı ayrıntılı biçimde tanıtmıştır. Sâlih Zeki’ye göre mantıkta üç bakış açısı bulunmaktadır: Mantık-ı sûrî (formel mantık), mantık-ı musavver (niceleme mantığı), mantık-ı işârî (cebirsel mantık). Bunlardan cebirsel mantığı benimsemiş (Ömerustaoğlu, I/1 [1996], s. 111-112) ve onu açıklarken tamamen Boole’ün sistemine bağlı kalmıştır.


Bilim Tarihi

Türk bilim tarihi yazıcılığı, XIX. yüzyılın ilk yarısı ile XX. yüzyılın ilk yarısı arasındaki uyanış sürecinde Batı’dan aktarılan düşünsel etkinliklerden biri olarak gelişmiştir. Sâlih Zeki, İslâm toplumunda süregelen bilimsel çalışmaları günümüz bilim tarihi yöntemleriyle yeni baştan değerlendirmiştir; dolayısıyla o, Türkiye’de bilim tarihi yazıcılığının babası sayılabilir. Onun bu konudaki en önemli eseri Âsâr-ı Bâkıye’dir. Bilim tarihinin yanında bilim felsefesiyle de ilgilenen Sâlih Zeki, Fransız matematikçisi ve bilim felsefecisi Jules-Henri Poincaré’nin bu konudaki eserlerini yayımlanmalarından kısa bir süre sonra Türkçe’ye çevirmiş, böylece hem bu düşünürün hem de onun bilim anlayışının Türkiye’de tanınmasını sağlamıştır.

Eserleri

Telif Eserleri
  • Hendese (Geometri) [lise ders kitabı]
  • Hikmet-i Tabiiye (Fizik) [lise ders kitabı]
  • Mebhas-ı Savt (Fonetik)
  • Mebhas-ı Elektrik-i Miknatisi (Elektro Magnetizma)
  • Mebhas-ı Hararet-i Harekiye (Termodinamik)
  • Mebhas-ı Cazibeyi Umumiye (Genel Çekim)
  • Mebhas-ı Elektrikiyet ve Şariyet (Elektrik ve Kılcallık)
  • Hesab-ı İhtimali (İhtimaller Hesabı)
  • Mebhas-ı Hareket-i Seyalat (Akışkanların Hareketi)
  • Hendese-i Tahliliye (Analitik Geometri)
  • Mebhas-ı Nazariye-i Temevvücat (Dalga Teorisi)
  • Heyet-i Riyaziye (Matematik Astronomi)
  • Kāmûs-ı Riyâziyyât (Matematik Ansiklopedisi) Alternatif Bağlantı
  • Asar-ı Bakiye (Ölmez Eserler) Alternatif Bağlantı

Son iki yapıtın tamamı, ayrıca Henri Poincare’den çevirdiği dört kitap basılmamıştır.

Çeviri Eserleri

Kaynakça

  1. Yavuz Unat, İslam Ansiklopedisi Salih Zeki Maddesi
  2. Hakul Oral, Salih Zeki, Matematik Dünyası Dergisi, 2003 Kış
  3. Ali Sinan Sertöz'ün Türk Matematikçileri web sayfası